30 Ekim 2021 Cumartesi

Balçık Gibi Karanlık


 
BALÇIK GİBİ KARANLIK
 
Geliyorum Allah’ım
Söyle hangi camidesin.
 
Sana suç atmıyorum,
Tüm suç benim.
Yaşamıyorum ben,
Yalnızca taklit ediyorum.
Allah’ım ne olur söyle, hangi camidesin.
 
Sen her yerdesin tamam da,
Söyle ben neredeyim?
Beni alıp attılar o hikayeden,
Seni düşünüyorum diye
O iş yerinden kovdular,
O şarkıların hiçbirine almadılar.
Yoruldum belki, 
        Yaşamaktan kendimi.
Geliyorum Allah’ım,
Ben günahkar bir çocuğum.
 
Otobüsler, apartmanlar, şehir meydanları
Yalnızlığı karıştırıyor yüreğimde,
Yalnızlık diyorum, bu mu?
Bu beni çığırtan, bulanık gerçek.
Kaçmalıydım oradan,
Korktum karışmaktan aralarına.
Çaresizdim,
Onun saçlarını aldım,
Diğerinin burnunu, birinin ellerini,
Başka birinin kokusunu.
Ne kaldı geriye benden?
Yalnızlığı tanımlayacak kadar,
Yaşayamadım.
 
Bakamam bu şehre, yüksek bir yerden.
Yüreğimi deliyor,
O çirkin gökdelenler.
Buradan da Allah’ım buradan da,
Cehenneme bilet alabilir miyim?
Yer beni çektiğinden.
İyi de tüm bunlar nasıl?
Nasıl almış yerini böyle nesneler?
Uzaklıklar, yakınlıklar, yataylıklar,
Ve dikeylikler….
İnsanı çıldırtan bu karışım,
Niye ve nasıl yaptın,
Bu şekilleri  Allah’ım?
 
Bilmiyorum, ne olur sormasınlar.
Niye bu kadar dalgınım.
Kendimi anlamadığımdan,
Anlamıyorlar beni,
Senin adına konuşan o kulların;
Dur biraz diyorlar, az düşün,
Hayat adım adım yürüyor,
Duruyorum şimdi orada,
Aradığım her şeyi buluyorum.
Bu değil, bu değil, bu da değil.
Ne var dünyamızda,
Yitirmekten başka?
 
Biliyorum o yolları aslında.
Tamam Allah’ım geliyorum.
Nasıl diye sormasınlar.
Kusarsam kendime gelirim,
Belki birazcık uyursam,
Belki birazcık duayla
Bir sabah iyileşebilirim.
Gelirim kendime, gelirim, geliyorum.
Niye kaçtık bu kadar zaman?
Bir mevsimi ıskaladık o karanlıkta,
Niye?
Bilmiyorum.
 
Zaten bu yaz erken bitti,
Yalnızlık iğreniyor yüreğimden diye.
Neden diye soruyor hep,
Köyde duvarda asılı olan o tüfek.
Ölemem ben, yaşamadığım için.
Ölemem.
Üzülen yerlerim köreldiği için.
İstemiyorum, isteyemiyorum diye,
Sızıyorum  tenlerinden içeri,
Seni seviyorum diyen o sahtekara,
Soruyorum: Hangi beni?
Ben mi kaldı bu karanlıkta?
O değil, o değil, o da değil.
Onların hiçbiri ben değilim.
 
O karanlıkta ben,
Sakalları çocuk yüzlerini çizen bir ayyaş.
Onlar gülüyorlar orada, gözleri kısılıyor.
Onlar gülüyor diye,
Yaşar gibi oluyorum birden.
Büyümediğim geliyor aklıma,
Sonra yaşamadığım,
Sonra karanlık bir batakhanenin,
Sonra pasajlarda gizlenmiş delilerin,
Sonra çocukluğu öldüren o kadınların,
Yanlarında uyanıyorum.
 
Allah’ım ben,
Gözlerim kapanınca,
Hep uygunsuz bir yerde vuruluyorum.
Allah’ım sen, aslında bir rahatlıktın.
Allah’ım yoruldum.
Geliyorum ama,
Geldiğim yer de senin,
Gittiğim yer de.
Biliyorum tüm suç benim.
Çok güzelsin,
Göğünle, denizinle, kadınınla.
Geliyorum Allah’ım,
Kurtar beni onlardan.
Beni
Kurtar
Kendimden.

 

26 Ekim 2021 Salı

Her Şey Tamam Demek Gibi Bir Rüya

 




















Uyuyalım.

Her şey tamam demek gibi rüya

Kırılmaktır sertleştiğin yerden sonra,

Hem biz orada bir yerlerdeyiz,

Değil miydik?

Uyuyalım bu gerçeği,

Eğer başka bir yolu yoksa.


 

Küsüyorum.

Çünkü çocuk ölüyorum tüm kirlerimle

Sonra bir bulutu alıp sevmek birden

Sonra kirlendiğin yeri paklamak niye?

 

Bunlar orda bir yerlerdeydi Allah’ım

Geçip gidişlerinde bile bir endam vardı

Sen vermişsin diye bunları bana

Bir yerlere koyuyordum denizi

Sonra bir şehir kuruluyordu hemen

Paslı jiletler parlıyordu dillerinde

Bir alev topu gibi vodkalanıyordum birden

Sonra sıkışıp kalıyorum o hayatın içinde

Hep beni bekliyor diye evde annem

Ellerim bir yabancı kokuyor her gece

Ellerim bir yabancı

Yüzüm bir yabancı

Tüm bedenim bir yabancı kokuyor,

Bütün gün evde beni bekliyor diye annem.

Artık her yere geç kalıyorum.

 

Uyumayı bilmediğim için Allah’ım,

Hep sızmayı bekliyorum orda bir yerlerde.

Kanamıyorum artık ben onların gerçeklerine bile.

Var mıydı? Yoksa kırılgan bir rüya mıydı her şey?

Hayır yoklar, onlar yine yoklar geçen kış gibi.


Bilmiyorum niye, bilmiyorum bu boşluk nasıl?

Bilmiyorum onlar mı açtı yüreğimde bu kocaman gedikleri

Bilmiyorum bu hararetli dolmayışım,

Bilmiyorum bu puslu bardaklarda neydi aradığım?

 

Bitti ya, çöpe atın bu ellerimi.

Bu yüzlerimi, bu ayakları mı, bu saçlarımı atın hepsini.

Durup dururken akıyor bir hatıra,

Sahi orada mıydım bende, var mıydım o hayatta?

Sahi içinde miydim, içinde mi, içinde...

Her şey tamam gibiydi o rüya da, 

Yaşamış mıydım o resimlerin içinde?


Gitmek diyorum, gitmek bize gerekli mi?

Yolda pişman olmak daha,

Hiçbir yerde beklenmediğin için.

16 Ekim 2021 Cumartesi

Geç Kalış


 
Sonsuz kez nostaljilendik biz orada.
Adımız başka yüzlere denk geldi,
Çoktan yırtıldı güldüğümüz fotoğraflar,
Bırakıp gittiğimiz bile, gitti oralardan.
 
Hem çocuklukta öldü çoktan,
Fazlaydı bu kadar az kalış,
Her şey çoktan oldu, çoktan.
Geç kalmaya bile geç kaldık ya,
Tekrar oldu yaşamak sonra,
Bir tekrar oldu durdu, sürekli tekrar.
Yaşadık durduk, yine yeniden,
Ne diye? Yaşadık durduk biz bu kadar,
Sanki yeni bir şeyler olacak gibiydi.
Olmadı,
Anlaşılıyordu durgun sokaklardan değil mi?
 
Biz gittik ya oralardan sonra,
Zaten onlarda çok kalmadılar.
Tahmin edilmez yüzleri vardı,
Ve kime ait olduğu bilinmeyen o sesleri.
Övünüp durdular içimde, kusamadım.
Biz geldik ya bir kere buraya,
Takılıp kaldım orada.
Kirpikleri kaşına değen bir kadın vardı sonra.
Dedi bana: erken kalkarsan bütün köyü tanırsın,
Gülüşünde sivrilen çeneler vardı, eskisi gibi.
Akarsular yüreğime aktı, hatırladım sonra,
Eskidiğim için, eskisi gibi olamazdım.
 
Bütün köyü tanıdım bir gün, neşesizdik.
Gök kızıllaştığında bile çirkindik artık.
Beklediğim zamanların hatırı vardı duvar tabaklarında,
İbo ölmüştü, çok kişiydik yine de.
Geçmişsiz bir giriftim dağdan inerken bile,
Ağlayacak bir ağaç dibi arıyordum sonra,
Herkesi köyde biri bekliyorken.
 
Doğru: Bırakıp gittiler beni,
Kalbimin kanının bittiği gündü.
Adımı karaladılar tüm hikayelerden sonra,
Bırakıp gittikleri, hiç bırakıp gitmedi.