19 Aralık 2020 Cumartesi

TÜRK BONZAİSİ

 




Bulanmıştım bir bunalıma.

Korkuyordum hayattan; ödenmemiş faturalardan.

Okullardan, diplomalardan, matematikten.

Korkuyordum, yaz tatillerinden,

Yarının bize getireceği felaketlerden…

Korkuyordum helal ekmek kazanmayı,

Eşek olmak sanan babalardan, annelerden.

 

Oysa ümitsizlik yavurluk değil miydi?

 

Cennete doğru namaz koşuyor müminler,

Adalelerimiz gergin, boş arsalardaydık biz o zaman.

Cehennemi yudumlarken pet şişelerden; sek ve acı.

Damak tadına uymayan bir rezalet: uyuşturmak.

Hapları yutunca fazla salgı dopaminle,

Kritik bir şüpheyle,

İsa peygamberle karşılaşmak...

Oysa ne bir hızır geldi, ne uzandı bir el.

Çin malı bir telefonda Küstüm, Gürses.

Bir saç teli, bir paslı cilet.

Bileklerini keseceksin düşüşleri yaşarken…

Tüm bunları Ayşe de bilmeyecek.

 

Uçmak istiyorum deyor,  bankalar peşimde.

 

Kokain: zencilerde,

Araplar aromalı duman, ülke elden gitse bile.

Bonzai ciğersiz Türkler için ancak.

Gerçi ekstazi olmasa, televizyonla uyuşacak.

Bu filmi izleme Ayşe, yine zengi kazancak.

Ayşe parayı seçme, sevgilin ölcek.

Deyor ki: Türk erkeğinde ne gezer vizyon.

Ayşe kendi ayakları üstünde durcak.

Çünkü bu kapitalizmin en sevdiği pozisyon.

Size hiç karı yok: yüz liraya tek seans et.

Sonra gonore, mantar, frenginin birini seç.

Mastürbatör Türk genci, pornolar ne emrediyor?

Para için düzülen kadınları, feminenler görmüyor.

 

Belediye önlerinde bir adet yangın tüpü bulunmalı.

 

Sokaklar istilada,

Bağışıklık kazandık artık,

Ödenmemiş senetler için arayan avutlara.

Yaşayın ölene dek canımız hah çıkacak!

Sıkın dişinizi biraz daha,

Reis bize saray yapcak.

5 Aralık 2020 Cumartesi

Aylak Olma Özgürlüğü







Yine bir kavgaya sokmak isterler beni.

Korkuturlar açlıkla,

Sefaletle, kadınsızlıkla korkuturlar!

Korkuturlar bir çocukluk anısına benzeyen,

O güzelim yaşamdan atmakla korkuturlar.

 

Yine de yılmak istemem ben,

Yılların içinde çırpınıp dururken!..

 

Dökülür beyaz çamdının kireçleri,

Sular kesilir, bir gece lambalar söner.

Sevdiğim kadınsa başkasıyla evlenir.

Olsun, varsın böyle yazılsın kader

Hiçbir şey yapmamak, acıyı seçmekse,

Yine de aman dilemem, o kirli kalplerden.

 

Kiminin hikayesi yarıda kalır.

Benimki, hiç başlamaz bile!...

 

Düşünmek isterim yüzyıllar boyunca,

Zamanı, mekanı yahut manayı…

Düşünmek bir kirli yastık üstünde.

Hiçbir harekete girişmeden düşünmek!

İstemem onların davasını, derdini.

İstemem onların sahtekar sevgisini.

İstemem bu kölece yaşamı,

Bir çatlak pencereyle yetinirim.

İstemem onların canımı isteyen,

Sadece kendilerine yeten: bu düzenlerini!

 

Yılmak, bize sunulan her şeyden:

Rüyanda boğulduğunu görmek her gece!...

 

Ben zaten yaşamıyorum günlerin içinde.

Ayları, yılları ve kavuşmayı da bilmem.

Bilmem ben huzurlu evlerin yolunu,

Bilmem ben deliksiz uyunan uykuyu.

Solup gitsin ömrüm:

Boynu  bükük solgun bir gül gibi.

İstemem onların bana can verecek suyunu.

 

 

 

 

 


17 Nisan 2020 Cuma

Cemil Meriç



Meriç bu ülkenin;
Cehalet denizine dökülen tatlı suyu.

Uyurken bile, daha uyanık bizden
Peygamberi koklarmış güllerden.

Meriç bu ülkenin,
En uzağa gitmiş çocuğu.

Ayaklarını Paris'te yıkamış
Ellerini Hint denizinde.

Seneler geçmiş üzerinden;
Varamamışız onun vardığı yere.

Meriç bu ülkenin
Bakmaya korktuğumuz aynası.

Yığına duyguyla bakan bir kalp.
Bize yeni ulaşan, ışığı güneşin.

Meriç bu ülkedir!  ererdik kurtuluşa,
Onun unuttuğunu bizler bilseydik.




4 Nisan 2020 Cumartesi

Unutulanın Şiiri




Silindi tüm sokaklar hafızamdan,
Bir boşluğa itildim, savrulmadım.
Ne bir koku bıraktılar, ne bir ses.
Unuttular beni, ben unutmadım..

Hiçbir gece çalmadı telefonum
Gizli numaralar hiç aramadı.
Adımı anan şarkılar da bile.
Hiçbiri mi beni hatırlamadı?

Silindi fotoğraflarım bir  gün
Yüzümden bile feragat geldiler.
Silindi yüzleri, kokularıyla.
Ben  bile aynalara bakamadım.

Uzanıp yumuşak bir yatağa,
Huzurla daldılar uykulara.
Hatırlanmadı mı söylediklerim?
Beni sözlerime dek unuttular.

O gözlerdi, güldükçe kısılan.
Sarıldıkça büyüyen yüreklerdi.
Sevgiyle geçirdiğim onca zaman...
Unuttular beni, ben unutmadım.

26 Mart 2020 Perşembe

Akşamüstü Rüyası



Kaldığım yerden devam edemiyorum kendime.
Biraz çocuk oluyorum, geçmiş sanrılarıyla.
Ve biraz sonra kederin;
Kanlı kellesi ellerimde.

Hiçbir sabahım yok benim,
Ne bir akşamım, ne de bir gecem.
Zamanın dışına itmişler beni,
Kendimi yok yere yitirmişim.

Üşüyemiyorum da, sıcaklığı bilmediğimden.
Hiç sevilmediğimden  yalnızlığı da tanımıyorum.
Kitliyorum odaların kapısın hep,
Aynalara bakıyorum.
O beni görmüyor diye, kendimi göremiyorum

Tek bir hatıram yok,
Boş yere yaşıyorum yüzyıllardır...
Hiçbir kalpte sancım yok,
Hiçbir saçta ellerim.
Silinmiş ismim, tüm hikayelerden.
Ben kimseyi, kimse de beni sevmemiş.

Uçamıyorum, henüz koşmayı bilmediğimden.
Bu yüzden kadınların yüzlerine bakmıyorum.
Uyuyamıyorum, içimdeki cesetlerin kokusundan.
Bu yüzden bir akşamüstü çakır keyifken bile.
Aşık olamıyorum

Çünkü ben;
Nereye gitsem, gitmediğim yerdeyim.
Kafama sığmayan bir düşünceyle,
Ben nereye gitsem, yaşam başka yere düşer.
Ne ben dünyayı, ne de dünya beni sevmemiş...

Yılış. 2020